MEKTUP


                Selam Sevgili Okuyucu,
                Sevgililer arasından, hayal dünyasından, o filmin ortasından, tam da en sevdiğim şarkının nakaratından, en sevdiklerimi toplamışım bu yazıya. Bu yazı dediğime bakmayın, hemen az aşağıda bir mektup görür gibisiniz, farkındayım. Bizzat ben iliştirdim kendisini oraya. Hani okumak isteyip de okuyamayanlara gelsin bu şarkı der gibi bir halim var. Bu mektup öyle kolay kolay yayınlanmazdı ama oldu bir kere. Kim bilir belki de bu günden sonra burada yazılanlar aynı tadı vermeyecek. Sadece benim değil bazen kendi deyimi ile ilham kaynağıma bir vedadır bu mektup. Yani öyle bir ihtimal barındırır. Kim bilir belki de gelip burada okur bu mektubu... Ve bir mektupla değişir her şey veya biter. Her ihtimalle bu hikayeyi de kaleme dökeriz elbet...

Unutmadan, bir kaç birşey değişmiştir bu mektuptan sonra, vardır benimde yaptığım haksızlıklar elbet. Bir kahve içebildik mesela bunca şeyden sonra, bakabildim gözlerine. Ama kapatamadım çenemi gene. Çok konuşuyorum çoooookkkk !

(Okurken dinlemelik değil ama günün anlam ve önemine katkı sağlaması amacı ile bu konser siz okurken arkada tıngırdarsa sevinirim. https://www.youtube.com/watch?v=glGukaea33U )


Buyrun;


Bilmediğim bir gökyüzüne yaptığım bu yolculuk ikna etti bunları sana yazmaya. Aslında sana mı yazıyorum, kendime mi, ona dahi emin değilim hala. Bir çocukluk edeyim dedim. "Dökerim içimden tüm geçenleri. Okusun, okumasın orasına karışamam. Ama bir şekilde değsin bu kelimeler tenine. Bir parça daha duygum geçsin bedenine." istedim.
                Karşılıksız ve küstahça bir bekleyiş belkide bu... Hiç gelmeyecek bir günü beklemek gibi. Kim bilir, belki de seviyorum ben gelmeyişini... Zaten gelişini de hiç görmedim ki.
                Zaman zaman gülersin bakarken bana, hakkını yememeli. Okurmusun acaba sana yazdıklarımı? Dinlermisin biryerlerde o senin olduğunu bilmediğin şarkıları? Beğendin mi o senin aşkın ile çekilen fotoğrafları?  Bilmiyorum. Ama artık bilmek istiyorum! Oku istiyorum! Bak o fotoğraflara ve eleştir istiyorum, acımasızca. Dinle o şarkıları ve bil sana yazıldıklarını. Kaç kalem eskidi senin için, haberin bile olmadı. Kaç kadeh doldu, boşaldı da bir yudumu sana dokunmadı.
                Ne büyük şeyler istedim senden. Özürler borçluyum belkide sana, büyük büyük özürler. Çok zor durumlara soktum seni, özürler borçluyum sana, süslenmiş, paketlenmiş sahte özürler. Bir şans aradım sadece. Bir konseri beraber dinlemek istedim bir kere. Yada bir filmi izlemek beraber. İzledik gerçi yine hakkını yiyorum. Haklısın ne değişti...
                Bir mektup yazmak isterdim, hiç unutamayacağın. Bir mektup yazmak isterdim, hep beni hatırlatacak. Bir mektup, bir anda her şeyi farklı kılacak.
                Zamana inandım, zaman aldattı. Sen istemesende ben hep sana anlattım. Belki de bu yüzden çekilmez bir adamım. Ama ben sadece sevgiye inandım.
                Yalnız senden değil, hayattan da çok şey istedim ben. İyice aç gözlü biri olup çıktım ben. Ama çok çalıştım karşılığında. Hiç durmadım. Nefes bile almadan çalıştım, istediklerimi elde etmek için. Ama bilirim ki hiç bir zaman "her şey" mutlu etmez insanı. Ama ben umutlara bağlandım, her geçen gece yeni hayaller yarattım. Bir çok yol çizdim bir çok yol arkadaşı edindim. Dostlarım, arkadaşlarım, ben zaten birçok şeye aşkla bağlandım.
                Uzun yıllar önce bir sabah ilk defa gözlerine baktım. Tek bir kelime edemeden sana şiirler yazdım. Mevsimler geçti, çok şarkı değişti. Ama ne sen değiştin, ne de ben.
                Zaman geçiyor ya bir ondan korkuyorum işte. Tükeniyor herşey. Gıdım gıdım bitiyor sanki. Her an uzaklaşıyor hayaller. Zorlaşıyor hedefler. Büyüyor gözümüzde yollar. Zaman geçiyor ya bir o öldürüyor insanı. Zaman geçiyor ve biz değişmiyoruz. Peki duygular? Zaman duygularımızı değiştirir mi? Bir gün olur da değişirsek birimiz. Ya da değişirse fikirlerin. Beraber geçelim zaman tünellerinden. Beraber kuralım birkaç hayali ve zamana bırakmayalım.
                Evet hayaller kuruyor, evet küstahca davranıyorum gene. Sen merak ederken zamanın kimi çıkartacağını karşına. Ben seni bekliyorum. Hiç düşündün mü bizi? Hiç olamayan bizi? Çok mu kötü olurdu beraber bir kaç hayal kursak. Atlasak arabaya gezsek kıyı kıyı. Hani herşeyi satıp savıcağım gün beraber atlasak tekneye. Merak etsen bu gün sana ne yemek yapıcam diye. Üşüyünce sarılsan filan. Hikayeler anlatsam sana. Şiir, şarkı yazamaz olsam kolay kolay. Eskilerden okusam. Hepsi senin desem, hepsi senin! Dalgaların sesi eşlik ederken, bir de gözlerin. Ne desen masal olur. Anlatırım destan destan. Hep alışveriş yaptığımız manavın çırağı bile bilir hikayemizi o zaman. Hayaller, hayaller, hayaller, bir kahve bile içememişken beraber...
                Sözler vermişim sana. Yazmışım duvarlara. "Her geçen gün daha çok sevicem seni! Yeter ki yanımda ol." Demişim. Bir heyecan da değil bu üstelik ama nasıl daha çok severim seni. Bir yanımda olsan... Belki sıkılırsın benden, belki de değişiriz zamanla. Ben yine haddimi bilirim. Giderim.
                Yine de durduramıyorum kendimi. Biraz daha tanısak birbirimizi. Biraz daha zaman istiyorum. Arkadaş bile olmaya korkuyoruz oysa, bir tiyatro bileti bile yasak bu arkadaşlığa. Tekrar tekrar oynama şansımız varmış gibi yaşıyoruz bu hayatı.
                Ansızın çağır beni istiyorum. Nereye istersen oraya gidelim. Sadece anlat, ben dinlerim. Sana bakıp susmak istiyorum. Yazdıkça yazıyorum aklımdan geçenleri. Bir kelime edebilirmiyim gözlerine bakarken bilmiyorum. Belki sen çağırmadan benim seni unutmam gerek, bilmiyorum.
                Anlatıcaklarım bitmiyor. Ama seni bitirebilecek miyim içimde bilmiyorum. İtiraf ediyorum evet, son olsun diye yazıyorum bunları. Yoruldum. Kendime kızıyorum. Bir ışık gördüm. Yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm yeri geldi koştum. Ama yoruldum. Ara ara gözüme parlayan bir ışık vardı. O söndü, durumdum. Yoruldum.
                Tünelin sonu zanneder daha hızlı koşardım... Sonrası alaycı bir kuşun çığlıkları... Her seferinde ayrı aldanırdım. Beni kahreden bu ışık oyunları, eskisi kadar mutlu da etmiyor artık.
                Nasıl da olumsuz düşünceler sardı yine etrafımı. Oysa ben değil miydim "Hayal et, olmasada, elinden geleni yapmış olarak veda et!" diyen. Elimden gelen bu mudur? Bu kadar mıdır aşkımın yazdırdığı şarkılar? Bu kadar sayfa mı tutar, şiirlerim? Hani, daha kaç kelime eksik bu duyguları ifade etmeye? Ne eksikse bul getir işte! Oysa, bir resimlerine bakarım ilham diye, bir de şarkılar kederlendirir beni. Şimdi bir şarkı çal dedim sana dinleyeyim yazarken. Onu da duymamazlıktan geldin.
                Gitme! Gitme yazmak istedim şu paragrafın başına da yazamadım ne tuhaf. Gelmedin çünkü. Gelmemiş birine gitme denmez ki. Hiç gelmemiş biri gidemez ki. Oysa gitme denir şarkılarda şiirlerde, gitme. Gitme denir sevgiliye. Sevgiliye. Sende kusuruma bakma artık. Her şeyden çıktı bir masala dönüşüyor bu aşk. Belki, belki sen bile anlatırsın bir başkasıymışcasına birilerine bu hikayeleri.
                Nerde, ne zaman olsa bir yolunu bulur hatırlarmış güzel saçlı sevgilisini dersin. Sana da inanmazlar. Olsun sen anlat yinede. Kimse inanmazsa bile çocuklara anlat sen aşkı. "Ne anlar çocuklar" derler. Asıl onlar ne anlar aşktan! Çocuklar yalanı bilmez aslında. Hep biz, kirlenmişlerden duyar öğrenirler.
                Aşk temizdir. Aşk, temiz kalır, kirlenmez. Yalanı bilen aşık olamaz derler. Ben de o yüzden nasıl oldu bilmem. Ama oldu işte.
                Hem de şimdi bu zamanda. Başkası anlatsa bütün bunları. Dese böyle bir aşk, hem de şimdi, bu zamanda kirlenmişler içinden bir aşk. öyle bir meleğe, "Hadi ordan" der, güler geçerim aslında. O yüzden aman ha sen çocuklara anlat. Anlatırken çok daha fazlasını hisseder insan. Belki benim sana anlatamadıklarımı anlatır sana zaman. Ne okuduğu gibi gelir hikayeler, ne de duyduğu gibi resmeder. Bir çocuğa anlatırsan. Bir çocuk gibi gelir sorular karşına. İşte o zaman farkeder.
                Farkeder insan duyguları. Ama ne farkeder. Çünkü artık her yer, tüm sokaklar soğuk. Her şey uzaklaşıyor. Şarkılar daha uzaktan geliyor kulağıma. İhtimaller azalıyor, zaman tükeniyor. Bu mektup belki bir son, belki bir başlangıç olacak ama öylesine kelimeler dökülüyor. Düşünmeden aklıma gelen her şeyi yazmanın rahatlığı ile sığınıyorum affına. Affet. İçimden geçenlerin kimseye bir zararı yok ama sevgi de hala bu Dünya'yı daha güzel bir hale getirmiyor. Kitaplar doluyor kelimer ile. Ama halen ekilen birkaç fidan kurtarmıyor ormanları. Kalbe düşen birkaç sevgi damlası kimsenin kor vicdanına su serpmiyor. Ben de yandıysam eğer, kimse benimle yanmıyor.
                Dökülen her bir kelime benim hayal gücümde daha da kuvvetlenerek çıkar ama sakın korkutmasınlar seni, halen herşey en saf halinde en masum hafifliğinde beklemekte. Bir gün olur da bir mucize ile değişirse hissettiklerin çok geç olacak. Ama susturmadan önce vicdanımın sesini tüm keşkelerden kaçmak için son kez sessizce fısıldıyorum bir şans vermen için sana. Tüm bunları o tükenen zamana bırakmadan önce son bir kez keşkelerden kaçıyorum. Sonra eğer ki olmazsa, bir hayalimden vazgeçer her şeye kaldığı yerden devam edecek gücü bulurum kendimde.
                Fakat bir kez için de olsa hayal et...


24c.tv Web Developer

Morbi aliquam fringilla nisl. Pellentesque eleifend condimentum tellus, vel vulputate tortor malesuada sit amet. Aliquam vel vestibulum metus. Aenean ut mi aucto.